17 Şubat 2016 Çarşamba

Jeaniene Frost - Mezarla Randevu - Kitap Yorumu



                                                     

Kediciğin Hayranı Olacaksınız!
Mezarla Randevu
Ateşle mi Oynuyorsun, Kedicik?

Yarı vampir Kedicik, Catherine Crawfield, kendini bildi bileli ölümsüz kan emicilerin peşinde. İntikam almak istiyor.
Çünkü bu parazitlerden biri babası olabilir.

Babası... Annesinin hayatını mahveden adam. Ancak yolu bir gün vampirleri avlayan Bones'la çakışıyor. Ve kısa sürede tuhaf bir ikili haline geliyorlar.
(Tanıtım Bülteninden)



Kitabın Adı: Mezarla Randevu
Alt Başlık: Night Huntress (Gece Avcısı) Serisi 1
Yazar: Jeaniene Frost
Baskı Tarihi: Nisan 2010
Sayfa Sayısı: 448
Kitabın Türü: Roman, Fantastik, Polisiye, Edebiyat
Orijinal Adı: Halfway to the Grave
Çeviri: Mehmet Karaosmanoğlu
Dil: Türkçe
Yayınevi: Artemis Yayınları

Merhabalar! :) Bayağıdır yorum giremiyorum çünkü beni buna motive edecek bir kitap okumamıştım. Buldum sonunda. Kemerlerinizi bağlayın çünkü bu kitapla ilgili içimi dökeceğim çok şey var!




Öncelikle kitaba 4/5 verdim. Güzel miydi, güzeldi. Tavsiye eder miyim, edebilirim. Ama ben çok sonra okuduğumdan mıdır nedir bende öyle büyük, aman aman bir etkisi olmadı. Herkes bu seriyi çok çok övünce ben gerçekten harika bir şey bekledim. Ama o aradığımı bulamadım. Elimden bırakmadan okudum ama sürekli bir eksiklik hissi vardı hep.

Kızımız yarı vampir-yarı insan. Annesi, vampir babasının tecavüzüne uğrayınca dünyaya gelmiş, annesinin vampir nefretiyle büyümüş. Hiç kendisi olmasına izin verilmemiş, biraz dışlanmış bir kız, Cat/Catherine/Cathy/Kedicik. Böyle büyüyünce o da eline geçen ilk fırsatta vampir öldürmeye başlıyor. Bir gün yine vampir avlarken başka bir vampirle karşılaşıyor, onu da öldürmeyi istiyor ama bu vampir diğerlerinden farklı, hemen ağa düşmüyor. Ve Kedicik, Bones'la tanışmış oluyor. Pek de dostça olmayan bu tanışma ikilinin ortaklığına dönüşüyor ve kelle avcısı bir vampir, melez kızımızla daha büyük vampirleri avlamaya başlıyor.

Tahmin edebileceğiniz gibi ortada bir aşk var. Bones,Cat'e Kedicik diye sesleniyor falan. Bones çok harika bir adamdı. Cat'e o kadar ısınamadım; çünkü sürekli 'sonunda kendisini kabul eden birini buldu diye mi böyle, yoksa gerçek mi hisleri' diye düşündüm durdum. Kitapta eksik olan oydu. Bones'un hislerini bile çok güzel hissederken ben Cat'ten emin olamadım hiç. O da benim için kitabın temposunu düşürdü.

Vampir kurgusu güzeldi. Ama bilindik vampir tiplerinden farklı değildi. Sezonlarca True Blood izlemiş biri olarak hiiiiçbir şeyi garipsemedim. 1-2 yenilik görürüm diye umdum ama yoktu. Bir numarası yoktu bu vampirlerin :D Ama yazarın anlatım tarzını çok beğendim. Gözümüzda canlandıracağımız şekilde detaylı anlatmıştı her şeyi. Özellikle aksiyon sahnelerindeki detayları çok beğendim.

Diğer yandan kitap espriliydi ama deli gibi gülmedim. Okunsa da olur okunmasa da olur dediğim kitaplardan. Vaktimi verdiğime pişman değilim ama daha iyisi de olabilirdi.

Ve en bomba yer: Çeviri kötüydü! Çok kötüydü! Çoğu yerde orjinalindan açıp okudum. Zaten zaman kaymaları vardı sürekli. ÇEVRİLMEMİŞ kısımlar vardı! Kelime oyunu var ve çevrilmemiş, o kısım komple yok! Hadi çevirmen böyle yaptı, hiç mi kimse edit'lemedi bu kitabı? Karakter "kusmuk" diyor, halbuki orjinalinde "Sen o kusan kızsın" demiş. Anlam karmaşaları gırlaydı. Çok özensiz bir iş olmuş. Çok can sıkıcı. Gerçi belki çevirmen çevirmiştir, yayınevi edit'lemiştir oraları, günahını almayayım. Öyle böyle okura çok büyük haksızlık yapılmış, onaylamıyorum!

Şu an ikinci kitaptayım. Güzel gitmiyor. Elime alasım gelmiyor ama azmettim bitireceğim.


"Yani bana vampirleri nasıl öldüreceğini elma şekerinden ve kitaplardan öğrendiğini mi söylüyorsun? İyi ki yeni nesil pek okuryazar değil, yoksa yanmıştık. Şu işe bak!"

"Tabii ki senin bakmadığın bir anda sana yumruk attım. Dövüşmenin sadece bir yolu vardır o da kirli dövüşmektir. Temiz, centilmence bir dövüş, seni kısa sürede ölüme götürmekten başka bir işe yaramaz. Elinde olan her ucuz numarayı kullan, her pisliği yap ve kesinlikle yere düşen birine, hala yerdeyken bir tekme daha vur. Bu sayede hayatta kalabilirsin belki. Bunu unutma. Ölümüne bir savaşın içindesin. Boks maçı değil bu. En fazla puanı alarak kazanamazsın."

"Diyorum ki ben dengesiz, kendine güvensiz, dar kafalı, kıskanç, katil ruhlu bir kaltağım ve bunun senin için bir sorun olmadığına söz vermeni istiyorum.Çünkü ben buyum ve ihtiyacım olan da sensin. Bu haftanın her dakikası seni özledim ve sensiz bir gün daha geçirmek istemiyorum."

"Tüm olanlara rağmen seninle tanıştığıma çok mutluyum bunu bilmeni istiyorum," dedim. Boğazımda bir şey düğümlendi. "Hayatımı en şanslı günüydü. Eğer seni tanımasaydım, biri tarafından sevilmenin nasıl bir şey olduğunu asla bilmeyecektim. Birinin benim her şeyimi sevmesinin, benim nefret ettiğim yönlerimi bile... Hayatımı boşlukta ve suçluluk duygusuyla geçirecektim. Ama sen bana yeni bir dünya gösterdin Bones. Tüm yaptıkların için sana asla yeterince teşekkür edemeyeceğim ama ölene kadar her gün seni seviyor olacağım."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder